Tangodaki Takipçi

Daha önce Tangodaki Liderlik yazımızda da değindiğimiz gibi; tango, lider ve takipçi rollerini üstlenen iki kişi arasındaki iletişimdir. Uygulamada yaygın olan, takipçi rolünü kadının, lider rolünü ise erkeğin dans etmesidir. Ancak bu bir zorunluluk değildir; kişi rol seçiminde özgürdür.

Tangodaki iletişimde taraflar, mesafeyi doğru yorumlama becerisi edinirler. Çok özetle, lider aradaki mesafeyi bozmaya yönelik eylemlerde bulunurken; takipçi ise aradaki mesafeyi korumaya yönelik dans eder. Bu beceri, tangodaki temelleri inşa etmek için önemlidir.

Marko Duplisak Photography

‘Sadece dansa davet geldiğinde (!?) yanıt veren taraf’ olarak görünse de takipçi, aslında dansta seçici olan taraftır. Kendisi dansa davet alabildiği gibi, dans daveti geldiğinde kabul edip etmeme tercihinde bulunuşuyla da başlangıca karar verendir aslında. Edilgen değil, etken bir roldür takipçilik.

Sadece dansa davet ritüeli olan cabezeo sırasında değil, dans boyunca etken bir konumdadır takipçi. Liderin yönlendirmelerine cevap veriyor olması, edilgen bir rolü olduğu anlamına gelmez. Bu, takipçinin potansiyelini sınırlayan sığ bir yaklaşımdır.

Tangodaki takipçi, iyi bir okuyucu, etkin bir dinleyici, ve aktif bir yol arkadaşıdır. Filmin, başrol oyuncusudur. Potansiyelini açığa çıkarması, hem yönetmene (lider), hem senaryoya, hem de tutumlarına bağlıdır ve rolünü iyi kavramış bir takipçi, aranan bir yıldız olacaktır.

ETKİN DİNLEYİCİ

Tangoda, bir adımdan (etkiden) çok sayıda kombinasyon doğar. Bu sebeple sonraki adım için tahminde ya da varsayımda bulunmak, takipçi için beyhude bir çabadır. Olasılıklara kapalı olmaktır. Yanılgıya düşmesine neden olur. Bu da tangodaki potansiyeli engeller.

İyi bir dinleyici, tahminde bulunmaz; varsaymaz. Karşısındaki kişiyi tanıdığına emin olup; onu filtrelerle duymaz. Tangodaki takipçi de, her şeyden önce iyi bir dinleyicidir. Karşısındaki lider ile daha önce defalarca dans etmiş olsa dahi; her etkiye, her davete ilk kez karşılaşıyormuşcasına yanıt (tepki) verir. İşin aslı, zaten ilk kez karşılaşıyordur. Müzik farklıdır, ortam farklıdır, etkileşimde oldukları diğer kişiler ve nihayetinde pistin akışı farklıdır. Tangonun büyüsü buradan gelir. Her seferinde farklı bir deneyim sunar tango. Aynı kişilerle – ki bu bile tartışılır – dans ediyor olsak bile bu böyledir… Çünkü ezber barındırmaz, doğaçlama yapılır tango.

İşte bu sürprizlerle dolu yolculukta takipçi, hazırlık yapamayacağını bilir. Hazırlık yapmaz; ancak tüm olasılıklar için hazırdır. Algıları açık, uyanıktır. Davet geldiğinde, her an yanıt verebilecek durumdadır. Verdiği yanıt, bir sonraki adıma zemin oluşturur. Etkilerden tepkiler, tepkilerden de yeni etkiler doğacaktır. Akış (dans) böyle oluşmaktadır. Verdiği cevabın değerini bilen takipçi, etkin dinler. Dansa katkısının, akışa etki ettiğinin bilincindedir. Odaklanma becerisi ile, iletişimdeki mesajları tarafsız, önyargısız dinler; doğru duyma gayretindedir.

 

Photo by Peter Forret 2012

Tangodaki takipçinin önyargısız tutumu, tahminde bulunmanın ya da kontrol etme çabasının yersiz olduğunu kavramasıyla açığa çıkacaktır.

KONTROL ETME-ME

Cesaretin var mı dansa?

Takipçi açısından, tangodaki -belki de en büyük- yanılgılardan biri, kontrol edebileceğini düşünmesidir. Bir sonraki adımı tahmin etmeye çalışması, kendini varsayımlarla hazırlaması, daha etki doğmadan tepki vermesi hep bu yanlış anlamadan kaynaklanır.
Öyle ki, liderler açısından bu durum sıklıkla ‘ama beni dinlemiyorsun ki‘ yorumları ile ifade bulur. Çünkü dinlemiyordur. Belirsizlik, rahatsızlık veriyordur; bilmek ve güvende olmak istiyordur.

Güvenlik ihtiyacı, hayatta olduğu gibi tangoda da kendini gösterir. Bu nedenle liderin ilk hedefi güven inşa etmektir.
Güven için hem doğru çabaya hem de doğru bir anlayışa ihtiyaç vardır. Her durumda bilinmezlik olduğunu, kontrol etmenin mümkün olmadığını kavramak zaman alabilir. Ancak maalesef, bu anlayış oturmadan tangonun tam anlamıyla deneyimlenmesi pek mümkün olmayacaktır.

Tangoda olduğu gibi, hayattaki yanılgılarımızdan biri de budur. Belirsizlik, huzursuzluk yaratır. Bir an önce cevabı bulmak, bir an önce çözüme ulaşmak, bir an önce sonuç almak istememizin nedeni; bu huzursuzluktan kurtulmaktır.
Ancak tango, belirsizliği göze alabilenlerin dansıdır. Aksi takdirde nahoş daha doğrusu sahte bir deneyim olacaktır.
Tango, bu yüzden hayatın dansıdır.

Kontrol edemeyeceğini kabul eden takipçi, nihayet dans etmeye başlar. Bu anlamda tango, cesur olmayı ister. Cesaret, korkunun olmaması değildir; korkulara rağmen ilerleyebilmeyi seçmektir.

 

Photo by Peter Forret 2013

ESNEKLİK

Tango yapabilmek için esnek bir bedenin olması şart değildir. Düzenli dans edilmesi ve beden egzersizleriyle, fiziksel esneklik de zamanla oluşacaktır. Fakat tangonun asıl istediği, öncelikle zihinsel esnekliktir. Olasılıklara açık olan, varsayımları bir kenara bırakmaya razı olanlar için, tango kolaylaşır.

Tangodaki takipçi, esneklikle birlikte liderin yön değiştirmelerine hızla uyum sağlayabilir; bu sayede çevik olabilir. Tango müziğinin de istediği budur. Hem partnere, hem müziğe uyum; zihindeki esneklikle başlar.

ÖLÇÜLÜLÜK ve ZARAFET

Tangodaki takipçi, eylemlerinde ölçülüdür. Figürlerini, koşulları gözeterek uygular. Söz gelimi, Boleo (takipçinin tangodaki figürlerinden biri) sırasında – liderden güçlü bir etki gelse bile – pist koşulları elverişli değilse; takipçi Boleo’u yumuşak bir şekilde uygulamayı tercih edecektir. Çünkü hareket sırasında havaya kalkan topuğuyla başka birine zarar vermek istemez. Zarar vermese bile, stres yaratmak istemez. Ayağı ile piste minik bir dokunuş, çok daha verimli olabilir o sırada. Önemli olan, partner ile bağlantıda kalmaktır. Öncelikleri nettir takipçinin.

Dansın devamlılığı, pistin akışkanlığı, becerilerini sergilemesinden çok daha önemlidir. O sırada lider ile kurduğu bağlantıya ve paylaştıkları dansa odaklanmıştır; dikkati tribünlerden gelmesi muhtemel alkışta değildir.

Özenlidir tangodaki takipçi; bakımlıdır. Bunu ‘güzellik‘ kaygısından öte, kendi öz saygısı için yapar. Kıyafetine, temizliğine, öz bakımına önem verir.

Tanda aralarında, kendini tazeler. Yorgunsa biraz mola verir; belki bir şeyler içip, belki biraz temiz hava alıp tazelenir. Her dansa, sanki ilk dansıymış gibi taze bir hal ile başlar. Enerjisini kullanırken de ölçülüdür. Zamanı geldiğinde, durmayı bilir.

Karşısındaki liderin de farkındadır. Yorgunluğunun ve eğilimlerinin gözlemcisidir örneğin.
Sınırlarını gözetir, merkezinde kalır. Gerektiğinde hayır demeyi bilir; beden dili ile dansta bunu kolaylıkla ifade edebilir.

Tangodaki takipçinin zarafeti, eylemlerindeki ölçülülüğündendir.

Photo by Peter Forret

 

FARKINDALIK

Tangoda her ne kadar, liderin yönlendirmelerine göre şekillenen bir yol izleniyor olsa da, takipçi de bir o kadar etrafta olan bitenin farkındadır.

Bulundukları salonun zemini, pistteki kalabalığın oranı, liderin ve kendisinin ruh hali, dans edilen tandanın seyri gibi konulara, takipçi de hakimdir. Örneğin bazen pistte, liderin gözünden kaçan kör noktalar olur. Takipçi, bu durumlar için rahatlıkla uyarı verebilir.

Buradaki yanlış anlama, takipçinin ‘lider ne dediyse onu yaptım‘ anlayışında olmasıdır.

Takipçi, edilgen değildir; ne yöne çekilse oraya giden bir rolü yoktur. Tam tersi, uyanıktır. Belirsizliğe, akışa teslim olması; lideri güvenle takip etmesi farkındalığının olmadığı anlamına gelmez. Bilakis, farkındadır ve dansa konsantredir. Buradaki ince çizgi, tangodaki takipçinin sırrıdır.

Yaşamda ister bir ekip oyuncusu, ister bir filmin başrol oyuncusu olalım fark etmez; tangodaki takipçi izini sürdüğümüz yolda, bizler için iyi bir rehber, iyi bir öğretmendir.

Şunları da beğenebilirsiniz