CARLOS EDUARDO GAVITO – 27 Nisan 1945 – 1 Temmuz 2005

‘Hayatını dans edersen, daha iyi dans edersin..’

Arjantinli değilseniz tango yapamayacağınızı söyleyenlerin yanıldığını düşünüyorum.
Tango bir göçmen müziğiydi .. dolayısıyla milliyeti yok. Tek pasaportu duygulardır.
CARLOS GAVITO

Carlos Gavito, Buenos Aires’in varoş mahallelerinden biri olan Avellaneda’da doğdu. 1965’de profesyonel dans kariyerine başladı ve”Milonguerolar” devrinin son sembollerinden biri olarak kabul edildi.

1974’te Juan Carlos Copes ile çalıştı. Ayrıca dans şirketi ve İskoç Kraliyet Bale Okulu’nda kalifiye bir dansçı olan dans partneri ve eşi Helen Gavito ile dünyayı dolaştı. 1995 yılında Forever Tango ile turneye çıktı, ancak Forever Tango’nun Direktörü sadece Arjantinli dansçılar istediğinden Helen gruba davet edilmedi.

1990’lar boyunca, sekiz ABD West Coast şehrinde oynayan Forever Tango’nun bir parçasıydı ve izleyicilerin tangoyu nasıl dans edeceklerini öğrenmelerine olan ilgiyi artırdı. Gavito gruptaki tek İngilizce bilen kişiydi. Gavito’nun şöhretinin nihai yükselişi Forever Tango’daki
başrolleri ile geldi. 1 Temmuz 2005’te hayatını kaybeden Gavito, Buenos Aires’teki Cementerio de la Chacarita’ya defnedildi. 

15.ölüm yıldönümünde, hayatının son yıllarını geçirdiği Florida’dan dersleri için sık sık geldiği New York’da ölümünden önce yapılan bir röportajı* sizlerle paylaşıyoruz.

Röportaj: Jackie Ling Wong

Soru: Tango dans etmeye ne zaman başladınız?

Gavito: Aslında tangoyu “gerçekten” öğrenmedim. Tango Arjantin kültürünün bir parçasıydı, ve ben çocukken çok modaydı. 7 yaşındaydım, yaşadığım yer olan Avallaneda’da bir basketbol sahası vardı. Haftada 3 gün tango pratikleri de yapılırdı orada. O zamanlar tango erkekler arasında çalışılırdı. Daha büyük yaştakiler, erkek çocuklarını “gel burada dur” diye çağırırlar, etrafında adım çalışırlardı. “Hey ufaklık, gel şurada dur, bu ayağını buraya, şimdi de buraya koy” der ve yeni adımlar çıkarmaya çalışırlardı. 15 yaşıma geldiğimde ben de daha ufak çocuklarla bu şekilde çalışmaya başladım, pratik yapma sırası bendeydi. O günlerde dans okulları ve televizyonlar yoktu, o yüzden benim gibi çocukların eğlence anlayışı “gündüz futbol, akşam tango”dan ibaretti.

Soru: Yani 15 yaşından önce adım çalışmaya izin yok muydu?

Gavito: Hayır, ne adım çalışmaya ne de milongalara gitmeye izin yoktu.

Soru: Pratiklere gitmeye devam etmenize ne sebep oldu?

Gavito: Müziği hep severdim. Ben 15 yaşındayken herkes Rock’n Roll dans ediyordu, ama benim kasabamın her yerindeki kulüpler tango çalmaya devam ediyorlardı. Tango hep vardı. Baştan beri hep sevdim tangoyu; müziğine bayılırdım ve dans etmek isterdim. Profesyonel olarak değil, ama sosyal bir aktivite olarak. Bu arada, profesyonel bir dansçı olarak sosyal tango ve sahne üzerindeki tango performansları arasındaki farkı hep vurgularım. Birinin diğeriyle alakası bile yoktur. Sahne tangosu, bilet satmak için yapılır, sosyal tango ise kendi zevkin, keyfin için. Bu yüzden de sosyal dans içinde kullanılan “gancho”ları hiç anlamamışımdır. Ben öğrencilerime “gancho” öğretmeyeceğimi sürekli hatırlatırım. Bunu ancak profesyonel bir tango performansçısı olacaksanız, veya benden özel bir koreografi öğrenmek isterseniz öğretirim. Ama sosyal tangoda degil. Bu konuda çok katıyım.

Soru: Meslek olarak bunu seçmeniz nasıl oldu?

Gavito: Bu çok daha sonra oldu. 23-24 yaşlarındaydım. Caz-dans yapıyordum, bale dersleri de almıştım. Önce caz-dansçısı oldum. Sonra bir gün bir dostum, Eduardo Arquimbau; beni aradı. Bir televizyon programı yapmaya hazırlandığını ve tango dansçılarına ihtiyacı olduğunu söyledi. Benim tango da dans ettiğimi biliyordu. Bir cafede oturduk, bana tasarladığı programı anlattı ve “Peki, deneyelim bakalım” dedim. Sonrasında 3,5 yıl boyunca süren 2 program yaptık. Böylece farkında olmadan köklerime dönmüş oldum; yani tangoya. Daha sonra Eduardo ve partneri Gloria ile yıllar süren çeşitli çalışmalarımız ve programlarımız oldu ve ben sonunda Anibal Trolio ile çalışmak üzere onlardan ayrıldım. Şunu da söylemek isterim; benim  öğretmenlerim olmadı, tango öğretmenlerim oldu. Biri Julian Centeya’dır; şair ve benim en sevdiğim hocam. “Cafe Dominguez” tangosunu dinlerseniz başında konuşan Julian’dır. En sevdiğim hocamdı çünkü bana tangoyu içten öğretti. Bir başka hocam Miguel Calo’ dur. O ve orkestrasıyla 1963 yılında çalıştım. Dans ederken beni orkestrasındaki bir müzisyen gibi yönetirdi; Müziği dinle, Raul’un (Raul Beron) sesini dinle, bu sese dans et, şimdi de piyanoya…” Müziği nasıl dinleyeceğimi, ve neyi dinlemem gerektiğini öğretti bana…

Soru: Artık böyle hocalar yok mu?

Gavito: Hayır. Bugün insanlar tango dans ederken adıma gitmek için acele ettiklerini görüyorsunuz. Adıma gitmek icin acele etmemeli insan, asla. Adımın tadını çıkarmalıyız, sürdürmeli ve üzerinde kalmalıyız. Bunu sıkça söylüyorum; ben dans ederken bir adım attığımda ondan o kadar keyif alıyorum ki sürmesini istiyorum. Aynı çocukken izin verilen tek top dondurmamız gibi. Saatlerce sürerdi onu yememiz, çünkü tek top yememize izin vardı. O yüzden, adımı bitirip bir sonrakine geçmek icin acele etmenin mantığını anlamıyorum. Benim için bir adım atıp durmak (tam durmak değil ama bir an donmak), bir süre hiç bir şey yapmadan durup anın keyfini çıkarmak, ve sonra başka bir şeye geçmek çok daha ilgi çekici. Sanırım bir çok insan “hiç bir şey yapmamayı” bilmedikleri için acele ediyorlar, bu da en zoru zaten. En basitini düşünün, temel sekizliyi öğrendiğinizde tamamını yapmak zorundaymış gibi düşünürsünüz. Ama ya pistte önünüze başka bir çift çıkarsa? Gerçekte, adım hiç bitmez. Tango 3 dakikalık “bir adım”dır. Tüm danstır.

Soru: Sahne tangosu ve sosyal tango arasındaki farkı sürekli vurgulamanızın sebebi bu mu?

Gavito: Evet, çünkü sosyal tangoda müzik ve partnerinle hareket edersin. Ve bu da insanların anlamaları gereken bir şey; partnerinizle aranızdaki ilişki kişisel ve özel bir ilişki değildir. İkinizin arasındaki tek özel şey; ikinizin de aynı anda ayaklarınızla müziği kucaklamaya çabalıyor olmanızdır.

Soru: İdeal tango partnerinizi tanımlar mısınız ?

Gavito: Şu anki partnerim Marcela Duran. İyi bir ikiliyiz, birbirimizi konuşmadan anlıyoruz. Konuşmaya, prova yapmaya ihtiyacımız kalmıyor. Her birimiz kendi rolümüzü başarmaya çabalıyoruz, ben yönetiyorum, o takip ediyor. Bazı genç hanımlar yönetmenin daha eğlenceli olduğunu düşünüp leader çalışmaya başlıyorlar. Ama bence hayatta takip öğrenmenin sonu, süresi yok.

Soru: Sizce, siz ve Marcela arasında kimyasal birliktelik var mi? Yani, dans ederken müziği aynı duygularla mı dinliyorsunuz yoksa birbirinizden farklı ifade etmek istediğiniz şeyler oluyor mu?

Gavito: Bu çok güzel bir soru. Biliyor musun, farklı fikirlere, farklı anlayışlara, farklı duygulara sahip olsak da benzer biçimde düşünüyoruz. Biz “ruh halini” yakalıyoruz. Birbirimizin düşüncelerini duyamıyoruz tabii ama bir şekilde aynı ruh haline giriyoruz ve oradan iletişim kuruyoruz. Marcela ve benim kişisel bir ilişkimiz yok, arkadaş ve dans partnerleriyiz ama ruhlarımız iletişim kurabiliyor, konuşmamıza gerek kalmıyor. Özetle; şu an ideal partnerimle dans ediyorum ama aslında idealimin bir yüzü yok. Gerçek hayatta çok istediğim bir şeyin hayali o, ama yüzü yok. Aslında, tango dans ederken hayatından bir şeyler mutlaka katmalısın dansına. Hayatını dans edersen, daha iyi dans edersin.


Soru: Nasıl iyi bir tango dansçısı olunur?

Gavito: İyi bir tango dansçısı, müziği dinleyen dansçıdır.

Soru: Tek kriter bu mu?

Gavito: Evet. Müziğe dans ederiz, adımlara değil. İyi dans eder görünen biri asla bir sonra yapacağı adımı düşünmüyordur, onun dikkat ettiği; müziği takip edip etmediğidir. Bak aslında hepimiz birer ressamız, ayaklarımızla müziği çiziyoruz. Müzisyenler ellerini ve parmaklarını kullanıyorlar resimlerini yapmak için, biz ayaklarımızı. ..

Soru: Tango eğitmenliği yapmanın zor anları oldu mu hayatında?

Gavito: Evet, çünkü tango hep böyle moda değildi. Şu an bulunduğum noktaya gelmek çok uzun yıllarımı aldı. Şimdi biraz daha talepkar biriyim dansımda, keyif de alıyorum çünkü çok uzun zamandır çalıştığım için hakettiğimi düşünüyorum. Ben popüler olmadan önce de tango dans ediyordum, ve moda olduğu için dansçı olmadım. Bazı folklor veya Flamenco dansçıları, tango başarılı bir “sektör” olmaya başlayınca tango dans etmeye başladılar. Benim durumum o degil. Ben moda değilken de tango dans ettim, hatta politik olarak tehlikeliyken. O yüzden kazandığımı hakettim, yıllar içinde hakettim.

Soru: Sizce Amerika’da tango öğretmek, Arjantin’dekinden farklı mi?

Gavito: Şu an bence fark yok. Çünkü Arjantin için de artık bu reklam aracı oldu. Her yerde hocalar insanları şaşırtmaya ve etkilemeye çalışıyorlar. Bazen kendileri bile asla yapmayacakları adımları öğretiyorlar. “Basit şeyler öğretirsen, öğrenciler sıkılır” diyorlar, ama iyi bir eğitmen bu konuda asla tasalanmaz. Sosyal tangoyu öğretir, insanları etkilemek için olanı değil. Ben sınıflarımda 10 veya 100 öğrenci olmuş hiç düşünmem, nasıl dans ediyorsam onu öğretirim; sadeliği. Bazen bir adım çok kolay ve sade görünür, ama yapılmak istenince başarısız olunur çünkü “sade” olmak her zaman o kadar kolay değildir.

Soru: Hızlı dans etmek yavaş dans etmekten daha kolay değil mi?

Gavito: Doğru. Ben bazen hızlı danseden birinin, aslında bazı hatalarını saklamak için hızlı dans ettiğini görüyorum. Yavaş danseden biri, yaptığı işin kusursuz oldugundan %100 emin olduğu için yavaş dans eder.

Soru: Birçok insan tangoların sözlerini anlamıyor. Parçanın duygusunu, anlamını kaçırdıklarını düşünüyor musunuz?

Gavito: Bak, bu basit bir şey. Ben çocukken Bill Haley dinlerdim. Hiç ingilizce bilmiyordum ama mutlu bir şarkı mı, hüzünlü mü, romantik mi anlardım. Tango şarkıcılarının sesleri nettir, bu yüzden orada olan duyguyu; romantizmi, özlem veya hüznü anlarsın. Sözleri anlamasan bile hissedersin. Bir kez daha; şarkının verdiği duyguyu anlamak icin MÜZİĞİ DİNLEMEK çok önemli. Örneğin, Miguel Calo ile danseden biri neden gancho yapar ben hiç anlayamam. .. Gancho agresyondur, şarkı aşktan bahsederken bir kadın bu agresyonu nasıl kabullenir?

Soru: Sizin dansınız sizce kime benziyor?

Gavito: Soru “kim” değil de, “ne” olsa, kedilerin hareketlerine benzetirim. Bir kedi hareket ederken ayaklarını görürsün, her kası ayrı ayrı görürsün. Yavaş hareket eder ama her an sıçramaya hazırdır, yakalayamazsın. Onların bu yavaş hareketlerinin bile bir ritm barındırıyor olmasını seviyorum, bence tüm dansçılar bunu düşünmeli ve taklit etmeye çalışmalı…

Soru: En sevdiğin “tango anını” tarif edebilir misin?

Gavito: Bu çok zor. Yemin ederim tango dans ettiğim her andan büyük keyif alıyorum. Bir milongaya gittiğimde tüm gece dans etmememin sebebi budur. Sadece birkaç sevdiğim parçada dans ederim. Önemli olan güzel dans etmem. Yorulursam gider otururum çünkü hiç dans etmemek, kötü dans etmekten iyidir. Müziğin verdigi ilhamla dans ederim. Benim ilhama ihtiyacım var. Yani önce doğru müziğe, sonra doğru partnere ihtiyacım var. Doğru partneri bulamazsam, dans etmem. Müziği beğenmiyorsam, dans etmem. İşte bu yüzden en sevdiğim “tango anımı” tarif etmem imkansız, çünkü benim için her tango en güzel an.

Soru: “Arjantinli değilsen, tango dans edemezsin” diyen insanlarla karşılaştım…

Gavito: Eh, bence baştan hata etmişler. Tango zaten göçmen bir müziktir, yani bir milliyeti yoktur ve tek pasaportu duygulardır. Duygu da herkeste olan şeydir. Tutku bir artıdır doğru. Eğer tutkulu bir dansçıysan, daha iyi dans edeceksindir. Ama çok adım bilen dansçının iyi dansçı olduğuna dair yaygın bir yanlış fikir var. Bu bir hata. Bu sadece o insanin hafızasının iyi olduğuna işaret eder, başka bir şeye değil. Ben “an”ın keyfini çıkararak dans etmeyi tercih ederim, partnerimin gözlerini kapadığını hissetmeyi, ve keyif aldığını bilmeyi…

Soru: Sizce neden bazı insanlar tango konusunda fazla tutkulu, hatta obsesif olabiliyorlar?

Gavito: Hikayenin başlangıcına dönerseniz, tango bir duygu olarak tanımlanır, dans ettiğiniz bir “sentimento” olarak. Yani dans etmeye başladığınızda bir adımla değil, bir duyguyla başlarsınız. Sanırım bu yüzden başka dansçılar gibi değiliz, başka dansçılar adım kombinasyonları çalışırlar, tango doğaçlama yapılır. Baştan sona.. Kombinasyon yoktur. Tango yaparken aklınız adımlarla meşgul olamaz, müziği dinleyerek duygularınızı ifade etmeniz gerekir. Bir sonraki adımını düşünen bir dansçıyı 2 km öteden anlarsınız. Diğer yandan, müziği takip eden dansçı partneriyle aynı anda hareket ediyordur. Tek bir beden gibi salınırlar. Amerikalıların dilinde “it takes two to tango” (tango için iki kişi gerekir) diye bir söz var. Neden “Cha-cha için iki kişi” veya “Swing icin iki kişi” değil? Neden tango?

Soru: Bu son sorum. Bir dansçı olarak nasıl hatırlanmak istersiniz? 

Gavito: Tek bir şekilde; “dansında dürüsttü” denilerek…

  • Kasım 2004’te Buenos Aires’te yapılan Carlos Gavito’nun dersinden bir kesit:

*Röportaj çeviri: Meriç Eryılmaz

Şunları da beğenebilirsiniz